بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّؤُاْ عَلَيۡهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَـَٔارِبُ أُخۡرَىٰ ١٨

Dedi ki: O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla davarıma yaprak silkerim ve daha bir çok işlerde ondan faydalanırım.

– İbni Kesir

قَالَ أَلۡقِهَا يَٰمُوسَىٰ ١٩

Buyurdu: Ey Musa bırak onu.

– İbni Kesir

فَأَلۡقَىٰهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٞ تَسۡعَىٰ ٢٠

O da bıraktı. Bir de ne görsün; o, hemen koşan bir yılan oluvermiş.

– İbni Kesir

قَالَ خُذۡهَا وَلَا تَخَفۡۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا ٱلۡأُولَىٰ ٢١

Buyurdu: Tut onu korkma. Biz onu yine eski durumuna çevireceğiz.

– İbni Kesir

وَٱضۡمُمۡ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٍ ءَايَةً أُخۡرَىٰ ٢٢

Elini de koltuğunun altına koy ki; diğer bir mucize olarak kusursuz, bembeyaz çıksın.

– İbni Kesir

لِنُرِيَكَ مِنۡ ءَايَٰتِنَا ٱلۡكُبۡرَى ٢٣

Bununla sana daha büyük mucizelerimizi gösterelim.

– İbni Kesir

ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٢٤

Firavun'a git, doğrusu o, azmıştır.

– İbni Kesir

قَالَ رَبِّ ٱشۡرَحۡ لِي صَدۡرِي ٢٥

Dedi ki: Rabbım, göğsümü aç.

– İbni Kesir

وَيَسِّرۡ لِيٓ أَمۡرِي ٢٦

İşimi kolaylaştır.

– İbni Kesir

وَٱحۡلُلۡ عُقۡدَةٗ مِّن لِّسَانِي ٢٧

Dilimden de düğümü çöz ki;

– İbni Kesir

يَفۡقَهُواْ قَوۡلِي ٢٨

Sözümü iyi anlasınlar.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu